9 Mart 2015 Pazartesi

İNSAN NEREDE ?

İnsanlar, eşya, zaman, mekan ve her şeyin öğütüldüğü hayat denilen değirmende ömrünü tüketiyor.

O halde aklıma gelen ilk soru İnsan nerede ?

Bu kargaşada insanın yeri neresi ?

İnsanı makinelerden ve hayvanlardan ayıran üstün insani özellikler hani?

Yaşadığım yer olan Cizre'de, o günlerde henüz psikolojik ve akli yapım kültür tortularının baskısından kurtulamamıştı. Bu kültür tortuları başka kaynaklardan geliyordu. İslami duyarlılığa henüz oldukça yabancıydım. Bir gün düzenin düzensizliği üzerine kafa yormaya başlarken, yaşanan trajedik olayların köküne inmeye karar verdim. 

Siyaset,Sosyoloji,Ekonomi,Tarih vs. derken, karşıma çıkan her türlü problemin temelinde beşeri sistemlerin yanlış politikaları olduğunu fark ettim.

İnsanların bugün ruhi bunalımlar,sinirsel hastalıklar,kişisel, ailevi ve sosyal kargaşalar içerisinde yaşam sürdüğü bir toplum haline nasıl geldiğini ve bu sistemin kimlerden sorulduğunu anlamak , artık günümüz şartlarında pek zor olan bir şey değil. Bilgi kirliliği dışında..

Avrupa ve Amerika 16. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar, insanlığın binlerce seneden beri inanarak geldiği manevi değerlerin tamamını kökünden imha etti ve her türlü ilahi değerleri kökünden kazıdı.Bu değerlerin yerini ilmi tanrılaştırarak doğdu. İnsanlığa yeni bir tanrı ve yeni bir ibadet sistemi gerekliydi. Böylece, Amerika insanlığın şimdiye kadar tanımış olduğu bütün mukaddes değerleri red ederek yeni baştan üçlü bir tanrılar sistemi kurdu:üretim,servet ve lezzet...

Diğer yandan  Rusya'da Allah'ın birliğini inkar ederek, maddenin,ekonominin ve Marks'ın tanrılığında karar kıldı. Ve günümüz dünyası şuan da bu kapitalist sistemin ekseninde şekillenerek bocalıyor.

Temiz bir akılla toplumu gözlemlersek;Bir kısım insanların kanun koyduğu, tanrılaştırıldıkları, bir kısım insanların da bu kanunlara uyduğu, bu tanrılara itaat ettiği, kul ve köle olduğu bir toplum haline getirildiğimizi daha yakından görebileceklerdir.

Ve herkeste kendince doğru bir yolda olduğuna kanaat getirerek, insan hürriyeti ve onurunun varlığından nasıl uzaklaştırıldığını anlamaya başlayacaktır.

Eğer bir toplum da en yüce hakimiyet, sadece Allah'a ait olursa ve bu hakimiyet ilahi sistemin üstünlüğü esasına dayanarak kurulup gelişirse, bu toplum o zaman düzgün bir toplum olur ve gerçek anlamda hak, adalet, özgürlük, güven, huzur, refah ve kalıcı bir ilahi sistemle dünya düzeni ve istikrarı sağlanmış olur.

Yok eğer ki toplum, bir takım insanların tanrılaştırıldığı, bir kısmının da köleleştirildiği, adaletin, huzurun, güvenin, sadece beşeri sistemler ve madde üzerine endekslenerek gelişmesi, nesilden nesile doğrulukmuş gibi aktarılması, insanlar için felaketin çok yakın olduğunu gözler önüne daha net serecektir.

İlahi sistem maddi üretim için bireylerin özgürlük ve şerefini, aile ve toplumun temel direkleri ile onun dayanaklarını ve toplumun ahlak ve kanunlarını asla heder etmez. Tam tersi bunları ahlak ve değer hükümleri çerçevesinde ele alarak, insanın özelliklerini geliştirerek,insanı hayvandan ayıran yüce değerlere ulaştırmayı ve her iki cihanda mutlu kılmayı hedeflemektedir.

Yaşanılan toplumun niteliği ne olursa olsun,İslam bu alanda insanca özelliklere dayanan bir gelişme çizgisi sağlar. Bu yaşamsal çizgiyi koruyarak hayvanlığa doğru bir düşüşün meydana gelmemesi, nitelikli toplumların oluşmasını kaçınılmaz kılacaktır.

Maalesef  günümüz tüketim toplumunda bu grafik ve bu insani çizgi madde medeniyeti ile aşağı doğru inince ve kuşaklar zevk ve sefaya dalınca bu sistem medeniyet olmaktan çıkıyor ve ayrışmalar,kopmalar,acılar ve yok oluşlar başlıyor..

Toplumda birliğin temel taşını İnsanlık yerine; milliyet,renk,ırk,toprak,ulus,kabile ve bunlara benzer bağlardan birisi toplumu birleştiren temel bağ  olmaya başlıyor ve o zaman açıkça görülür ki ne milliyet,ne renk, ne ırk, ne toprak ve ne ulus, ne de kabile birliği insanın yüce özelliklerini temsil edemiyor. Çünkü: milliyet,ırk ve toprak birliğinin ötesinde ve üstünde yine en önemli varlık İnsandır. Bu şerefi ona Yüce yaratıcısı Allah vermiştir.

İnsan, sırf kendi hür iradesi ile ancak inancını,düşüncesini değiştirebilir ve yaşadığı toplumu ilerleterek,refah seviyesini belirleyebilir. Fakat kendi isteği ile milliyetini ve rengini değiştiremez. Tıpkı anne ve babasını seçme ve değiştirme hakkına sahip olmadığı gibi.. 

Hangi ırkın çocuğu olarak ve hangi toprak parçası üzerinde doğacağını bile bilemez ve tayin edemez. Çünkü: İnsanlar kulların hükmüne değil, Allah'ın hükmüne bağlıdır ve buna bağlı olarak yaşamalıdır.

İnsanlık bugün gerçek ve katıksız İslam'ın çağrısına her zaman kinden daha fazla muhtaçtır. Özellikle de İslam alemi bu çağrıya daha fazla muhtaçtır. Çünkü; Ortadoğu'da ve İslam'ın temellendiği bu topraklarda sahnelenen kirli oyunlar maalesef ki insanlara İslam'ın gerçek yüzü olarak yansıtılıyor..

Yine insanlığın bugünkü haline bir göz attığımızda, sebepler ve şartlar değişmiş ama şaşkınlık, ızdırap, kötülük ve anarşi değişmemiştir. Bu sadece İslam toplumları için değil, diğer semavi dinlerin hakim olduğu, hem de putperestlik esaslarının yürürlükte olduğu her yerde yaşayan insanların hayatını istila etmeye devam etmektedir. İnsanlık uyanmadıkça ve gerçek ilahı olan Allah'ın emir ve yasaklarına uymadıkça, diğer inandıkları tanrıların insanlığı yok edici savaşların ve sömürücü emperyalizmin kucağından kurtulamazlar.

Çünkü: hiç bir ülkede düzen kalmamış, hiçbir insanda huzur ve yaşama sevincinin zerresi bırakılmamış. Vicdanlar bunalımda. Mevcut inanç ve sistemlere olan güven azalarak yok edilmiş ve herkes bu sağır ve dilsizliğe alıştırılmış..

Mevcut sistemler sorgulandığında prensip ve kurumların hiç birisi insanı yeterince tatmin etmeye kafi değil.Bu sistemde çalışan ve üreten herkes, baş döndürücü bir boyutla bu üretim imkanları ve elde ettikleri kazançları yine basit lezzetlere ermek için harcıyorlar..

Maalesef İnsanlar,eşya,zaman,mekan ve her şey bu değirmende ömrünü tüketiyor. Bütün bunlar insan unsurunun taşıdığı kuvvet ve enerjinin iflas ettiğini gösteriyor. Hayat gün gittikçe daha fazla gürültülü bir hale geliyor..İşte bu karmaşıklık arasında insan kendine soruyor İnsan nerede?


UYANIN!

Great Reset'çilerin Yeni Dünya Düzeninde Türkiye için planı, ABD gibi bir göçmen ülkesi, Çin gibi ucuz işgücü cenneti olması var.  Bu ko...