22 Kasım 2024 Cuma
BASINDA SERVET ÜNAL
14 Kasım 2021 Pazar
UYANIN!
Great Reset'çilerin Yeni Dünya Düzeninde Türkiye için planı, ABD gibi bir göçmen ülkesi, Çin gibi ucuz işgücü cenneti olması var.
Bu konuda önlerindeki en büyük engel toplumdaki ahlaki ve dini değerler. Ve bunu yıkmak için ellerinden gelen herşeyi yapıyor/yapacaklar!
Mülteci ve Göçmenler bu planın en önemli aparatı. Hem ulus devletin yıkılıp diğer Türki devletlerle Türkiye Birleşik Devletleri'nin kurulması, hem de ucuz işgücü sağlanması için ülkede kalıcı olmaları sağlanıyor.
Demografik yapı ve toplumsal bütünleşme çoktan çözüldü. Batı'nın desteğiyle iktidara gelen hiçbir parti bu planı durduramaz. Biri gider ötekisi gelir, oyun kaldığı yerden devam eder…
2 yıla yakın süredir yaşadıklarımız, gelecekte yaşayacaklarımızın sadece fragmanıydı. Toplum şuan da psikolojik olarakta bu sürece hazırlanmış durumda.
Televizyon karşısında izlediğiniz haberler gerçekleri yansıtmıyor ve sadece kitleleri oyalamaya çalışıyor!Çoğu zaten satın alınmış kuruluşlar..
Temel hak ve özgürlüklerimizin, otoritenin keyfi istediğinde nasıl gaspedilebildiğini yaşayarak gördük.
Ülke toprakları üzerindeki haklarımız da aynı şekilde gaspedilecek. Giriş çıkış yaptığımız yerler, yeme-içmemiz ve diğer şeylerin tamamı 3 yıla yakın bir zamanda dijital olarak kontrol altına alınacak..!
Sizler sadece geçim derdi ile ekmek parasını kaybetmeme kaygısı yaşarken, haksızlıklara, zulme seyirci kalarak çok şeyi kaybettiğinizi sonradan anlayacaksınız!
Bu durum büyük bir çoğunluğu kapsadığı için uyuyan kitleler için zor, planı yapanlar için daha kolay oluyor…
Aldığımız nefesin bile izne tabi olduğu, sağlıklı olmanın tanımını otoritenin belirlediği, kendi bedenimiz üzerinde hiçbir hakkımızın olmadığı, ciddi bir bedelle tapusunu aldığımız toprakların emperyalistlere peşkeş çekilip, evsiz barksız kalacağınız bir Dünya Düzenine onay vermek istemiyorsanız kendinize gelin ve parçanın bütününü görün!
Şimdide İklim Krizi ile sahnedeler! Başınızı kaldırın ve gökyüzüne bakın! Tertemiz havayı solumanıza izin vermiyorlar. Uçaklarla spreyleme yapmaya başladılar.
Bu planları yapan insanların, Allah, ahiret ya da kıyamet gibi bir derdi yok! Dertleri yeryüzünün tek Tanrısı olmak! Sizler farkına varıp uyanmadıkça yavaş yavaş esir almaya başlayacaklar.
Siyaset yüzünden yıllardır parçalandığınız ve kandırıldığınız yeter!
Kendi ellerinizle yaptığınız ilahçıkları ( yöneticileri ) vakti gelince yine kendi ellerinizle yıkıyor, yerine yeni ilahçıklar yapıyorsunuz!
Bu batıl düşünce ile Allah’a iman ettiğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Allah’ın indirdiği dine değil, kulların yaptığı yasalara, korkulara teslim oluyorsunuz!
İnsanlık artık ciddi bir yol ayrımına gelmiş bulunuyor…!
Dikkat ederseniz oyuncular değişse bile oyun değişmiyor!
Hiç akletmez misiniz? diye defalarca uyaran ilahi kitaba iman etmiş insanların, aklını başkalarına devrettiği bir zamanda yaşamak çok acıdır.
Toplum cahilliğini ve Allah dışında boyun eğdiği otoriteleri farkına varamayıp, müşrik kalmakta direttikçe, Allah’ın yardımı gecikiyor ya da gelmiyor!
(Onların herbiri için) önünden ve ardından nöbetleşerek izleyenler vardır. Onu ALLAH'ın emriyle korurlar. Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez. ALLAH bir topluluk için fenalık istedi mi, hiç bir güç onu durduramaz; onların O'ndan başka bir koruyup kollayanları da olmaz. ( Ra’d 11 )
Sorgulayıp anlamanız dileğiyle
18 Ekim 2021 Pazartesi
KAYBEDENLER VE KAZANANLAR
Yıllar Artık Boşa Harcanıyor.
İnsanlığın bu maddeci düzeni taşımaktan yorulduğu ve zorlandığı bir süreçten geçiyoruz.
İnsanın içi uyanmaya başlayınca dünyaya daha farklı gözlerle bakmaya başlıyor ve zamanın sağladığı lükse ve refaha yetişmekte zorlanıyor.
Yaş ilerledikçe ve ömür tükendikçe çoğu kez kötülüğün iyiliğe galip geldiğine de tanıklık yapıyor insan. O zaman daha iyi anlıyor ki hayır ve şer çarpışmakta, kötülük ve iyilik kapışmakta; beğeni ve çıkar üzerine kurulmuş tüm sahte ilişkiler bu fani dünyada yaşanıp bitmektedir..
İnsanlığın bugün tüm bilimsel ve teknolojik başarılarına, gelişmelerine ve medeniyetin kendisine sunduğu maddi imkan ve rahatlığa rağmen, içinde bulunduğu derin tatminsizlik ve huzursuzluk gibi…
Evet! Bugün insanlık mutsuzluk, endişe, yetersizlik ve şaşkınlıklardan şikayet ederek yaşamaktadır.
Toplumun içinde bulunduğu psikolojik durumun gerçekliğinden kaçmakta; çareyi hep daha fazlasını isteme arzusunda aramaktadır…
Bugün refah ve zenginlik içinde yaşayan, maddeyi ön plana çıkaran toplumlar; insan aklı ürünlerin yasasıyla içine düştüğü boşluk, endişe ve belirsizlik hızla artmaya devam etmektedir.
Temiz akıl sahibi insanların toplumu gözlemlemesi ile elde edeceği izlenim, insanların kendilerinden bile kaçmakta oldukları gerçeğidir.
Evet! Bugün herkes bu çarkın içinde ezilerek yaşıyor. Değerli insani duygu ve düşüncelerden uzaklaşmış olduğumuzu farkına varamayacak kadar boş ve anlamsız bir hayatın içindeyiz.
Depresyon ve kaygı bozukluklarından kaynaklanan hastalıklar, cinnet ve benzeri görülmemiş suçlar, terör ve şiddet olaylarının yarattığı örnekleri televizyon kanallarında izleyip görmekteyiz.
Bazı maddi gelişmelerin büyük hakikatten daha değerli olduğuna, insanın yerini teknolojiden, mal ve statüden daha üstün saydığı bir gerçekliğe aldandığını da göz ardı edemeyiz.
Peki, bunca devam eden ilerlemeye rağmen bütün bu gelişmelerin insan hayatındaki etkileri nelerdir?
Bu kadar olağanüstü gelişmelerin yaşandığı bu süreç, mutluluk getirebilmiş midirler?
İç huzuru ve toplumsal refahı tesis edebilmiş midir?
Ülkelerde yaşanan açlığı, savaşı ve zulme dur diyebilmiş midir?
Modern cahilliği ve aptallığı bitirebilmiş midir?
Hayır! Akıl almaz bir saflık ve gaflet içinde hayata tanıklık etmekten başka çare bulamıyoruz!
Bu yapının oluşumunda bir payımızın olmadığını ve herhangi bir etkimizin bulunmadığını düşünüyoruz. Sistemin elimizi ve kolumuzu zincirleyerek mahkum etmesine ve duyarsız hale getirmesine izin veriyoruz.
Görüldüğü gibi bu gerçeklerden uzaklaşmak insana ancak ciddi bir doyumsuzluk, aç gözlülük, cehalet, huzursuzluk ve korku getirmekten öteye geçememekte; İnsan hayatının varoluş gayesi ve hedefleri konularında ilerleme göstermesine katkı sunamamaktadır. Böylece tam tersine insani değerlerden uzaklaşma ve bencileşmeye sebep olmaktadır.
Çoğu insan Allah’ı yeterince farkına varamamış ve tanıyamamış bir halde, elde ettiği mal, şöhret ve makam gibi kendi elleri ile yaptığı ilahlara tapmakta ve bunların emrettiklerini insanın varoluş gayesi olarak görmektedirler.
Günümüzde kimsenin varoluş gayesini arayıp bulma ve Allah’ın emrettiği yasaları gerçekleştirme gibi bir derdi ve gayesi bulunmadığından, kendilerini de bir türlü bulamamaktadırlar.
Buna benzer bir çok ilahçıklara tapınan ve izinden giden, sözde Müslüman ülkeler başta olmak üzere, diğer modern tüketimci cahil toplumlarda da durum pek farklı değildir. Çünkü: onlarda gerçek yaratıcılarını bulmuş ya da bulma niyetinde değillerdir.
Sadece teknolojik ve sanayi gelişimle mesafe kaydeden ülkelerin diğer ülkelere madden üstün gelmesi pek bir şeyi değiştirmemektedir. Tam tersi insan bilincini dibe doğru sürükleyen, insanın tüm değerlerini düşüren ve sadece maddeye, harcamaya bağlayan, isteklerini küçülten bir şeytani sistem olduğu görülecektir…
Bugün toplumsal çürümenin, yozlaşmanın ve adaletsizlik gibi sorunların en temel kaynağı, toplumda mutlak kontrol yetkisinin Allah’a ve onun sistemine göre inşaa edilememesinden kaynaklanmaktadır.
İslam’ın Kur’an’da bildirdiği “La İlahe İllallah” “Allah’tan başka İlah Yoktur” gerçeğinin ne olduğunu ve asıl verilmek istenen mesajı sorgulayıp, bu başlığın altını doldurma gayreti gösteremeyen çoğunluk için, yüzeysel olarak bu kelimeleri söylemek, Allah’a inanmak ve birlemek için yeterli görülmektedir.
Oysa Yüce Allah, insanlar üzerindeki mutlak kontrol yetkisini yarattığı bir kimseye ve Allah’ın sistemi dışındaki beşeri yasa ve kanunlara verilmesini red etmektedir. İlahlık hakkını yalnızca Allah’a tanımaktadır.
Bu sebeple insanlık, hangi yer ve zamanda olursa olsun İlahi kanunlardan uzaklaşıp, beşeri kanunlara itaat ettikçe olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaya devam edecektir.
Bu sistemler insan fıtratıyla tamamen ya da kısmen çatışma halindedir. Bugün yaşanan ve meydana gelen çelişkili durumlar, acılar, göz yaşları ve savaşlar, Allah’a şirk koşmanın sonuçlarının apaçık delilleridir.
Hayatımıza eklenen yep yeni teknolojik alanlar ve uğraşlar bizi Allah’tan uzaklaştıran, ona giden yolu zorlaştıran etkenler haline gelmiştir. Saatlerce televizyon ve internet karşısında zaman tüketmek çok ciddi bir gafletin ve yok oluşun göstergesidir.
İşte bu Allah’ın sistemiyle, kulların sistemi arasındaki yol ayrımını fark edemeyen bireyler şirk ve zulüm tokmağı altında ezilip gitmeye devam etmektedirler.
Bakın ülkemiz başta olmak üzere, yeryüzünün dört bir yanındaki insanlar mutsuzdur. Allah’tan uzaklaşmanın doğal sonucu olarak, gerek kişi ve gereksede toplumlar çok acı çekmiştir ve çekmeye devam etmektedirler. Çünkü; tabiatı ile uyumsuz bir sistem ve kanunlar tarafından kuşatılarak yönetilmektedirler.
İnsanlar, düşüncelerini, akıllarını, kalplerini ve hayatlarını kuşatan sahte kanunları; bu kanun koyucularını, destekçilerini sırf ekonomik güç ve çıkar elde etmek için bunları yapan ve ilahlık özelliklerini kendine yakıştırarak, insanlar üzerinde hakimiyet kuranları farkına vararak kendilerini değiştirmedikçe ve Allah’ın kanunlarına uygun olarak bir insan, aile ve toplum olma gayreti göstermedikçe istedikleri düzgün bir dünya kendilerine asla verilmeyecektir.
İnsanlar gerçek rableri olan Allah’ı tanımadıkça ve ilahlık özelliklerini ve sıfatlarını bildirdiği anayasal kanunları içeren Kur’an’ı okuyup, anlayıp tatbik etmedikçe; yığınlar ve enkazlar altında kalan gerçeklere erişemeyecektir ve üstün kan, üstün ırk, hüküm, saltanat, makam ve mal gibi, bu gelici ve geçici ucuz sıfatlardan hiç biri onu şerefli kılmayacaktır.
İnsanları bir araya getiren en önemli bağ inanç bağıdır. Bugün bu bağlar aile ve toplum ilişkilerine yansıyacak düzeyde bile zayıflamıştır. Kimseler kimseye güven vermemektedir.
Oysa insanlığın en değerli özellikleri olan akıl, mantık ve inanç çerçevesinde bir araya gelmeleri ve toplanmaları gerekmektedir. Aksi taktirde bu toplumsal kokuşma hızla yerini ciddi parçalanma ve ayrışmalara bırakacaktır.
Durumun ciddiyetini anlayan, uyanıp çevresini uyandıran, araştırıp sorgulayan ve bu zincirlerden kurtulmak isteyen, gücünü toplayıp kendisine yönelmelidir.
Toplumda doğruyu bulmaya çalışanların sayısı arttıkça Allah’ın ilahi yardım kaynağı herkes için harekete geçecektir.
Belkide bu yüzyıl, derin bir boşluğa ve kaosa sürüklenen insan yığınlarının yeniden Allah’a yönelme belirtileri tam olarak görülmeden sona erecektir…
Çünkü Yüce Allah her yüzyıl da bir sahneyi silmekte, yeni bir sahne kurmaktadır…!
Tıpkı 1921 - 2021 yılı gibi….
Anlayan temiz akıl sahiplerine…
- 
Ortadoğu'nun jeostratejik konumu diğer bölgelere nazaran önemli bir noktadır. Çünkü; burası eski dünyanın kalbidir merkezidir. Dikka...
- 
Beşeri sistemlerin, bir ürünü olan kapitalizm ve demokrasi temelli batı modeli, artık ne kamu yararını savunmayı, ne de halkın egemenliğini ...
- 
Bu yazımızda,Türkiye'nin jeopolitik ve stratejik konumunda olan Cizre'nin, bugün ki durumu ile dünyayı kısaca anlatmaya çalı...
- 
Bu yazımı, son dönemlerde çözülme noktasına gelmiş ve herkesin huzursuz ve şikayetçi olduğu aile kurumunun nereye gittiğini ve aile içi iliş...
- 
1-Ben bu ülkenin bir ferdi, genci olarak, gördüklerime, yaşadıklarıma karşı çok üzülüyorum, çaresiz, terk edilmiş, ümitsiz hissediyorum. Eme...
- 
Haçlı Seferleri, dünya tarihinin en uzun soluklu mücadelelerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Müslümanlar, amaçlarını anlamak konusun...
- 
Hayat içerde ve dışarda akıp gidiyor. Evlere kapandığımız bu dönemde hayatımızın çalınmasına tanık oluyor ve bu duruma yavaş yavaş alış(tırı...
- 
"Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azap var...
- 
Komplo teorileri üzerine sürekli kafa yorarken, aslında yorum yap- mak yerine olayları derin analiz edebilmenin daha önemli oldu ğ unu ...























































 
 
 
 
 
