Servet Ünal • Toplum Dönüşüm Mimarı | Siyasi Danışman | Stratejisit
Sokaklarda sessizce yayılan bir tehlike var. Her gün kaybolan gençler, hayallerinden uzaklaşıyor, geleceği karanlığa teslim ediyor. Bu sadece bir sağlık sorunu değil, bir neslin ve bir toplumun geleceğine karşı işlenen bir suç. Gençler neden bu karanlığa sürükleniyor? Ve biz bu sessiz tehdide karşı ne kadar sorumluyuz?
Bugün toplumun yitirilen değerleri, kaybolan vicdanları, paranın her şeyin önüne geçtiği bir dünyayı işaret ediyor. İyilik, dürüstlük, ahlak, empati ve manevi değerler geri plana itilmiş; sadece kazanç ve çıkar ön plana çıkmış durumda. İşte bu kaybolan değerler, gençlerin karanlığa sürüklenmesinin görünmez zeminini oluşturuyor.
GENÇLER NEDEN KARANLIĞA SÜRÜKLENİYOR?
Gençler… Hayatın en umut dolu zamanı… Peki neden birçoğu karanlığa kapılıyor? Neden hayaller yerine uyuşturucuya sarılıyor? İşsizlik, yoksulluk, gelecek kaygısı gençleri sessizce kuşatıyor. Eğitimini tamamlamış bir gencin gözlerindeki boşluk, çoğu zaman bir çaresizlik çığlığıdır.
Ama mesele sadece ekonomi değil. Kimlik ve aidiyet hissinin eksikliği, gençleri kırılgan hâle getiriyor. Kürt gençleri, yıllardır süren toplumsal travmaların gölgesinde büyüyor; dışlanmışlık ve umutsuzluk, onları karanlığa itiyor. Uyuşturucu, geçici bir unutma aracı olarak devreye giriyor ve boşluğu dolduruyor.
Çevre de rol oynuyor. Süren çatışmalar, operasyonlar ve yasaklar; gençlerin üzerinde kolektif bir yorgunluk yaratıyor. Bu yorgunluk, bireysel umutsuzluğa dönüşüyor. Ve her şeyden önemlisi, karanlık bu bölgelerde kolay ulaşılabilir. Maddeye uzanan yollar, sokak köşelerinde, sınır hattında ve sessiz arka sokaklarda bekliyor.
Gençler neden kayboluyor? Sadece seçimleri yüzünden mi, yoksa onları bu karanlığa iten bir sistem, toplum ve kaybolan değerler mi var? Hiçbirimiz bu karanlığa karşı sorumlu değil miyiz?
BİR NESLİ YUTAN SESSİZ TEHDİT
Uyuşturucu bağımlılığı, sadece bireyin sağlığını çökertmiyor; aileleri, arkadaşlıkları, toplumsal güveni ve kültürel sürekliliği de tehdit ediyor. Cizre’de yapılan saha gözlemleri, uyuşturucunun aile içi şiddeti, hırsızlığı ve toplumsal güvensizliği artırdığını ortaya koyuyor. Her kayıp genç, sadece bir birey değil; bir toplumun geleceğinden kopan bir parçadır.
Ve unutmayalım: paranın, kazancın ve çıkarın ön plana çıktığı, iyilik ve dürüstlüğün geri plana itildiği bir toplumda, gençler en savunmasız hâle geliyor. Manevi değerlerin hiçe sayıldığı yerde, karanlık daha kolay nüfuz ediyor.
DEVLET, AİLE VE TOPLUM NE YAPABİLİR?
Uyuşturucu ile mücadele tek başına mümkün değil. Bu savaşta herkesin rolü var:
• Devlet: Sadece güvenlik perspektifiyle değil, sosyal politika ekseninde yaklaşmalı. Gençlere istihdam, mesleki eğitim ve gelecek sağlayacak programlar hayata geçirilmeli. Rehabilitasyon merkezleri artırılmalı; uyuşturucuyla mücadele sadece cezayla sınırlandırılmamalı.
• Aile: Gençlerle iletişim kanalları açık tutulmalı, onları dinlemeli ve dışlamamalı. Bağımlılık yaşayan evlatları gizlemek yerine, destek almak için sosyal hizmetlere başvurmalı.
• Toplum: Sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, öğretmenler ve imamlar; gençleri kültürel, sportif ve sanatsal faaliyetlerle topluma kazandırmalı. İyilik, dürüstlük ve ahlak değerleri gençlerin hayatına yeniden kazandırılmalı.
ÇIKIŞ YOLU: UMUT, DEĞERLER VE MÜCADELE
Uyuşturucunun en güçlü panzehiri umut ve kaybolmamış değerlerdir. Umudunu kaybeden genç maddeye sığınır; umudu ve değerleri olan genç ise topluma tutunur. Bunun için iş, eğitim ve özgürlük alanları yaratılmalı. Cizre’de gençler, futbol sahalarında, müzik atölyelerinde ve teknoloji merkezlerinde hayallerini kurabilmeli.
Uyuşturucu, sadece bir sağlık sorunu değil; bir neslin kaybolduğu toplumsal bir kırılma noktasıdır. Manevi değerlerin hiçe sayıldığı toplumlarda, karanlık gençlerin üzerinde daha ağırdır. Eğer bu meseleye bütüncül bir yaklaşımla el atılmazsa, kaybolan her genç sadece bir bireyin değil, bir toplumun da geleceğinden kopan parçalar olacak.
Bugün karşımızda sessiz ama ölümcül bir düşman var. Sessiz kalırsak, uyuşturucu kazanacak. Ama bir anne evladına sarıldığında, bir öğretmen yol gösterdiğinde, bir devlet gençlerine iş ve gelecek sunduğunda, toplum el ele verdiğinde… hiçbir uyuşturucu gençliğimizden güçlü olamaz.
Uyuşturucu güçlü olabilir, ama biz daha güçlüyüz. Çünkü biz, geleceğe sahip çıkmaya yeminli ve değerleri ayakta tutan bir toplumuz.
Şimdi sorumluluk hepimizin omzunda. Ya bir neslin gözlerimizin önünde kayıp gitmesine seyirci kalacağız, ya da el ele verip onları karanlıktan çekip çıkaracağız.
Ve biz haykırıyoruz:
Uyuşturucu güçlü değil, toplum ve değerleri daha güçlü!
Saygılarımla
#servetünal #uyuşturucuilemücadele #cizregençliği #gününyazısı #gününyorumu
 
 
 
 
 
