Ana içeriğe atla

Kayıtlar

stratejik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

BU GİDİŞ NEREYE ?

Bu Gidiş Nereye ? Servet Ünal - 4 Haziran 2017 2000 yılı sonrası internetin yaygınlaşması ve teknolojinin gelişmesiyle beraber, bireyler başta olmak üzere, dünya siyasetinde ve toplumsal değerlerde olağanüstü bir durum baş göstermeye başladı.Hep yeni krizler üreterek yola devam eden bu sistem, maalesef ki yeni krizler üreterek yol almaya devam ediyor ve buna da kimse engel olamıyor.. Son 25 yıllık süreçleri iyi sorgularsak, cereyan eden büyük olayların 9-10 yıl aralarla ortaya çıktığı ve yaklaşık 20-25 yıl süren genişleme dönemi ile bu süreçlerin devam ettiği görülecektir. Taa ki yeni bir “yapısal krize” kadar devam eden bu olaylar zinciri, sistemin yaklaşık 50 yıllık ömrünü uzatarak uzun bir yol almaya devam edecektir.. Günümüz dünyasının, maddi düzeni ağır basan bir sistemde, toplumların kaderi kendi istekleri dışında tayin edilmeye mahkum edilmiştir. Kurulan sistemde faiz ödemeyen yada borçlu olmayan çok az insan vardır. Ve herkes kurulan sistemin hizmetindedir. Bireyin

TOPLUMSAL ÇÜRÜME

T oplumsal Çürüme - Servet Ünal    -  1 Kasım 2019 Tatsız bir çağdayız; bir yerde teknoloji baş döndürücü şekilde hızla gelişiyor, insanlık çözülüyor, gevşiyor ve yozlaşarak çürüyor. Diğer yerde eski uygarlıkların yaşadığı topraklar da izler buluyor, dünya tarihiyle yüzleşiyoruz. Bu gelişmelerin hepsi farklı coğrafyalar da olsa bile, aynı dünya ve yeryüzün de yaşanıyor. Üstelik geleceğin onun yerini dolduracağını söylemek bile zor. Çünkü bu insanlık tarihinin bir tekrarı gibi görünse de, artık dünyamızın kısa zaman da büyük fiziki problemlerle karışılacağını gösteriyor. İnsan ömrünün son derece hızlı yaşandığı, tüketildiği, verimsiz kullanıldığı böyle bir devirdeyiz işte… Hayat telaşından kaç yaşınıza geldiğinizi bile fark edemiyorsunuz. Bir yandan zamana yetişmekle tükenen ömürler ve hızla gelişip unutulan olaylar, diğer yandan gelecek kuşağı bekleyen belirsizlikler ve ötelenmiş ciddi sorunlar… Hepsi aynı zaman da, farklı yerlerde gelişiyor. Ortak olan tek bir dünya.

ORTADOĞU'DA PARÇALANMALARA DOĞRU

Ülkenin ve bölgenin her yanı yine yangın yerine döndü. Seçim sonrası oluşan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, içinden çıkılmaz bir duruma dönüşmeye devam ediyor. Bu meseleye siyasilerden çok artık halkın bilinçli olarak müdahale etmesi gerekiyor. Aksi halde bu sürecin dejenere olma riski çok yüksek. Her gün yaşanan trajedik olayların haber olarak sunulması, yazar ve yorumcuların ülke meseleleri üzerinde kafa karıştırıcı fetvalar vermesi, ülkede başlayan yıkımı hızlandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ortadoğu’ya yön verme hayalleri ile günden güne gençlerimiz ölüyor ve değerlerimiz yok ediliyor. İnsanın canı bu ülkede ve bölgede hiçe sayılıyor! İnsanlar neden ve niçin öldüğünü bile bilmiyor! Mesele tam anlamıyla İslam’da değil! Ortadoğu’da, Politik İslam ta baştan itibaren bu bölgede kolonyalist / emperyalist odaklar tarafından araçlaştırıldı, manipüle edildi. Bugün ülkede kendisine Müslümanım diyen bazı kesimler bile, bölgede yaşanan gerçekleri siyaset penceresinden yoru

İNSAN NEREDE ?

İnsanlar, eşya, zaman, mekan ve her şeyin öğütüldüğü hayat denilen değirmende ömrünü tüketiyor. O halde aklıma gelen ilk soru İnsan nerede ? Bu kargaşada insanın yeri neresi ? İnsanı makinelerden ve hayvanlardan ayıran üstün insani özellikler hani? Yaşadığım yer olan Cizre'de, o günlerde henüz psikolojik ve akli yapım kültür tortularının baskısından kurtulamamıştı. Bu kültür tortuları başka kaynaklardan geliyordu. İslami duyarlılığa henüz oldukça yabancıydım. Bir gün düzenin düzensizliği üzerine kafa yormaya başlarken, yaşanan trajedik olayların köküne inmeye karar verdim.  Siyaset,Sosyoloji,Ekonomi,Tarih vs. derken, karşıma çıkan her türlü problemin temelinde beşeri sistemlerin yanlış politikaları olduğunu fark ettim. İnsanların bugün ruhi bunalımlar,sinirsel hastalıklar,kişisel, ailevi ve sosyal kargaşalar içerisinde yaşam sürdüğü bir toplum haline nasıl geldiğini ve bu sistemin kimlerden sorulduğunu anlamak , artık günümüz şartlarında pek zor olan bir şey

ORTADOĞU'NUN DÜNÜ,BUGÜNÜ VE BEKLENEN SU SAVAŞLARI

Haçlı Seferleri, dünya tarihinin en uzun soluklu mücadelelerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Müslümanlar, amaçlarını anlamak konusunda yetersiz kaldıkları bu yeni komşularını, siyasi rakiplerine karşı kullanabilecekleri bir araç gözüyle bakarak fazla önemsememişlerdir.  Haçlılar da bu durumdan istifade ederek belki de umulandan çok daha rahat bir şekilde ana hedefleri Kudüs'e ulaşmayı ve Ortadoğu'ya yerleşmeyi başarmışlardır.   B aşlangıçtaki heyecan, karmaşa ve ön yargılar aşıldıktan hemen sonra tarafların, siyasi gereksinimlerinin aslında birbirlerinden pek de farklı olmadığı gerçeğini idrak etmeleri güç ve iktidar adına yapılan siyasî ittifakları da beraberinde getirmiştir.   Ve bu günümüzde de farklı versiyonlar ile devam etmektedir. Müslümanlar tarafında Nureddin Mahmud b. Zengi, Selahaddin Eyyûbî ve Memlûklar, Haçlılar safında ise IX. Louis ve bazı istisnalar dışında 200 yıllık bu mücadeleye yön veren, seferlerin kaderini etkileyen temel olgu, siyasî ve ekonomik